AJANS ÜNİVERSİTE- Efe GUGULOĞLU-Hande HEPŞEN
Fotoğraf: Aydın MEMMEDOV
“Türkiye’nin Darbeler Tarihinde Bir Durak: 12 Mart” adlı konferansa konuşmacı olarak Yrd. Doç. Dr. Savaş Açıkkaya katıldı. 12 Mart 1971 Askeri Muhtırası’nın anlaşılması için Türkiye’nin bu döneme girene kadar geçen sürecin bilinmesi gerektiğini ve bunun devamlılık arz eden bir sürecin sonucu olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Açıkkaya, 1925 Takrir-i Sükun Kanunu’nun Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir dönüm noktasını olduğunu ve Türkiye’nin darbeler tarihinin öncüsü olduğunu söyledi. Bununla beraber 1950 tarihinde iktidarın el değiştirmesiyle birlikte Türkiye’nin yeni bir döneme adım attığını ve yeni Türkiye’nin çok farklı şeylerle bu tarihten sonra karşılaştığını sözlerine ekledi.
“Pandora’nın Kutusu Açılmıştır’’
Türkiye Cumhuriyeti tarihi için 27 Mayıs’ı ‘’Pandora’nın kutusu açılmıştır demek yanlış olmaz’’ diyerek betimleyen Yrd. Doç. Dr. Açıkkaya, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) doğrudan müdahale ile iktidarı devirip el koyduğu bu tarihin on yıllar boyunca sürecek ve 12 Mart’a Türkiye’yi ulaştıracak bir tarih olduğundan bahsetti. 27 Mayıs tarihinin sivil hayatta “Acaba asker ne der” tereddüttü uyandırdığına değinen Yrd. Doç. Dr. Açıkkaya, konuşmasında dönemin basın tarafından nasıl ele alındığını belirtmek amacıyla 1960’lı yıllara ait bazı haberleri örnek vererek “O dönemde devrik iktidar aleyhine dezenformasyonla kamuoyu yaratılmaya çalışıldı” diye de ekledi.
1961 Anayasası’nın ülkede çok geniş bir özgürlük ortamı sağladığını ve 12 Mart’a giden süreçte yükselen sol kanattan söz edebileceğini belirten Yrd. Doç. Dr. Açıkkaya solcu ve sağcı hareketleri çatışmasının 12 Mart darbesine giden sürecin ayak sesleri olduğunu hemen ardından ise 1970’te gerçekleşen işçi eylemlerinde askerle işçinin karşı karşıya gelmesinin darbe sürecine girişinin hızlanışında çok büyük etkenler olduğunu açıkladı.
Bu etkenler sonucunda devletin karşı çıkmaması ve Süleyman Demirel’in baskı sonucu istifası ile askerin yönetime el koyduğunu açıklayan Yrd. Doç. Dr. Açıkkaya, yakın geçmişimizde yaşanan darbenin etkilerinin hala silinmemesinden bahsederek sözlerini noktaladı.