Atçılık Geleneği Kültürden Akademiye Uzanıyor

AJANS ÜNİVERSİTE- Esra MUTLU

Türkler, göçebe Orta Asya halkları soyundan gelmeleri nedeniyle at yetiştirici özellikleri ile tanınırlar. Çinlilerin, “hayatları atlara bağlı” dedikleriTürklerin at sevgisine eski Türkçe metinlerde olduğu gibi Çin ve Arap kaynaklarında da rastlanır. Çoğu kaynakta, at yetiştiriciliği ile uğraşan Türklerin, atları komşu ülkelere satarak geçimlerini sağladıklarından da söz edilir. Türklerin atlara olan sevgisini defin törenlerinde de görmek mümkündür. Bir geleneğe göre ölen kişi atıyla beraber gömülürmüş.Yapılan bu törenler, insanların ata bağlılıklarını gözler önüne sermeleri bakımından önem taşımaktadırlar. Bu bilgiler ışığında, araştırmacılar at kültürünün Türklerde bir yaşam biçimi olduğunu belirtiyorlar.

Bir Devrin Gözde Mesleği: Nalbantlık

Atların geleneksel yaşam kültüründeki yeri nalbantlıkta da kendini gösteriyor. Bir dönemin en önemli meslekleri arasında yer alan nalbantlık, günümüzdeönemini yitirmiş gibi görünse de atlar için hâlen büyük önem arz etmektedir. Halk dilinde “at ayakkabısı” olarak bilinen nal, atın özellikle koşularda sakatlanmasının önlenmesi ve yere sağlıklı bir biçimde basabilmesi için atın tırnak kısmına çakılmaktadır.

Günümüzde spor amaçlı kullanılan atlar için üniversitelerde antrenör yetiştiriliyor. At konusunda profesyonelleşmek ve bilgi sahibi olmak isteyenler,birçok üniversitede açılan atçılık ve antrenörlüğüprogramlarında eğitim alabiliyorlar. İÜ Veteriner Fakültesi Meslek Yüksekokulu Atçılık ve Antrenörlüğü Programdebunlardan biri. 2002 yılında kurulan Atçılık ve Antrenörlüğü Programı’nda ata dair her türlü bilgiyi alabilmek mümkün. Öğrenciler burada aldıkları eğitim sayesinde jokey kulüplerinde eğitmen olabiliyor ya da at yetiştiriciliği konusunda uzmanlaşabiliyorlar.

Atlara Dair Her Şey Bu Bölümde

İÜ Veteriner Fakültesi Meslek Yüksekokulu Müdürü Prof. Dr. Güven Kaşıkçı, 2002 yılında kurulan Programda atın anatomisine, işletmesine, bakımına dair her türlü eğitimin verildiğini söyledi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Programımızda uygulamaya ağırlık veriyoruz. Bir antrenörün atçılığa hâkim olması gerekir. Anlaşmalı olduğumuz yerler var ve öğrencilerimiz buralarda eğitim alabiliyorlar. Öğrencilerimizin buradan,yapacakları meslekle ilgili her türlü bilgiyle donanımlı bir şekilde mezun olmalarını istiyoruz. Mezun olup yurtdışında antrenörlük yapan öğrencilerimiz de var.Bu meslekte öğrencinin istekli olması son derece önemli.”

Müdür Prof. Dr. Güven Kaşıkçı

Akademik eğitimin öncelikle atları tanımaya yönelik bir içerikle başladığını belirten Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Can Gündüz, “Atın tanıtılmasından sonra atçılıkla ilgili sektörlerden bahsediliyor. Ardından binicilik, yetiştiricilik ve hekimlikle ilgili spesifik dersler veriliyor.” diyerek derslerin içeriğine dair bilgi verdi.Verdiği bilgiler bağlamında, kısa bir süre sonra fakültedeayrıcaengelli çocukların atla tedavisi olarak bilinen hippoterapinin de yapılabileceğini belirtti.

Sektörde Açık Var

Atçılık ve Antrenörlüğü Programa 2. sınıf öğrencisi Ömer Faruk Tan, burayı bilinçli tercih edenlerden biri. Programın varlığından ve faaliyetlerinden haberdar olarak Programa geldiğini belirten Tan, “Yıllardır atçılıkla ilgileniyordum. Atları çok seviyorum. Programaantrenörlük lisansı almak için geldim. Sektörde antrenöre çok ihtiyaç var. Atçılık sektörü büyüyor ve geçerli bir meslek hâline geliyor. Üniversitede verilen eğitim de bu anlamda çok kıymetli. Programda atlarla ilgili etkinlikler düzenleniyor ve burada ata dair her şeyi öğrenme imkânımız var.” dedi.

3

Atçılık ve Binicilik Kulübü

Programda, öğrencilerin çaba ve çalışmalarıyla faaliyet gösteren bir de “Atçılık ve Binicilik Kulübü” var. Kulüp Başkanı DilaAteşpare7 yaşından beri at biniyor. Lisanslı bir binici olan Ateşpare, kulübe dair bilgi verdi ve İÜ öğrencilerinden at binmek isteyenlere bu kulüp aracılığıyla yardımcı olduklarını belirtti. Kulüpte öncelikle atlara dair temel bilgilerin verildiğini söyleyen Ateşpare, “Kulüpteki arkadaşlarımızla atlarla ilgili geziler organize ediyoruz. Geçen yıl diğer üniversitelerin atçılık kulüpleriyle yaptığımız 1. Uşak Gezisietkinliğini geleneksel hâle getirmek istiyoruz.” dedi ve ayrıca atçılık üzerine seminerler düzenlediklerini de sözlerine ekledi.