AJANS ÜNİVERSİTE- Doğancan ÇELİK
Morbid obeziteyi sadece obezitenin ileri bir şekli olarak görmek, çok doğru bir yaklaşım değil. Bu nedenle, diyet alışkanlıklarında değişiklik, ilaç tedavisi, davranış değişiklikleri, egzersiz programları gibi kilo vermeye yönelik girişimler morbid obezitenin tedavisinde nadiren başarılı olabiliyor.
İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Mustafa Taşkın obezitenin nedenleri ve morbid obezite hakkında merak edilenleri anlattı. Obezitenin dünya çapında artış göstermesini, aşırı sanayileşmeye ve kentleşmeye bağlayan Prof. Dr. Taşkın, doğal ürünlerin azalmaya başladığını, bununla birlikte insanların şişmanlamaya başladığını bildiriyor. Geçmiş dönemlerde çok az sayıda insanın ‘aşırı şişman’ olduğunu kaydeden Prof. Dr. Taşkın, modern kent yaşamının insanın alışkanlıklarını ve davranışlarını değiştirdiğini vurguladı.
“Hayatı Tehdit Eden Bir Hastalık”
Obezitenin hızlı büyüyen ve insanların hayatını tehdit eden bir hastalık olduğunu ifade eden Prof. Dr. Taşkın sözlerine şöyle devam etti: “Tıpkı kanser gibi. Kanser gibi dedim çünkü şişmanlık bütün ölümcül hastalıkların anasıdır. Örneğin kalp ve damar hastalıkları, eklem rahatsızlıkları ve kısırlık şişmanlıkla yakından alakalıdır. Bu gibi hastalıkları üst üste koyduğumuzda şişmanlık asrımızın en büyük hastalıklarından birisi olarak sayılabilir.”
“Aşırı Kilo Cerrahi Riski Arttırıyor”
Aşırı kilonun her türlü cerrahi müdahalede riskleri arttırdığını söyleyen Prof. Dr. Taşkın, “Eğer hasta şişmansa, uygulanan tedavi de diğer hastalarınkinden daha farklı oluyor. Tedavi hem daha pahalı hem daha zor hem de uzun vadeli oluyor” şeklinde konuştu.
Bütün ülkelerde aşırı şişmanlığın tedavi edilmesi ve engellenmesi için büyük programlar düzenlendiğini anlatan Prof. Dr. Taşkın, ülkemizde önceliğin obeziteyi önleyen programlar verilmesi gerektiğine değindi. Aşırı şişmanlığın, hastalıkların tedavisini kötü etkileyen etmenlerin başında geldiğini vurguladı.
Obezite Neden Engellenemiyor?
Sağlıklı beslenme ve spor yapacak, enerji sarf edilebilecek alanlarınoluşturulmasınınaltını çizen Prof. Dr. Taşkın, okullardaki kantinlerinde obeziteyi tetiklediğini bildirdi. İnsanların sağlıklı beslenebilmek için zaman ayıramadığını ve sağlıksız besinleri tüketmeyi alışkanlık haline getirdiklerini belirtti.
Prof. Dr. Taşkın, hızlı verilen kiloların insan metabolizmasını zayıflattığını şu sözleriyle vurguladı:“İnsanlar atıştırma huyundan dolayı korkunç kilolar alıyorlar. Sonra o kiloları vermek için diyetisyenler, dahiliye doktorları, metabolizma doktorları, spor hocaları, koçlarhepsi birden devreye giriyor. Yapılan bir çalışma göstermiştir ki insan 6 ay içinde fevkalade zayıflayabilir. 10, 20 ve hatta 30 kilo verebilir ama 6.ayın sonunda bir kırılma noktası oluşuyor ve o insan verdiği kiloların daha fazlasını almaya başlıyor. Metabolizmasızayıflamış olduğu içinde ikinci defa aynı şeyleri yapsa bile ilki kadar kilo veremiyor. Kilolar aynı kalıyor veya gittikçe artıyor. Bu kilo dengesizliği kalp hastalığı, soluk apnesi, mantar, eklem rahatsızlıkları ve kısırlık gibi hastalıklara sebep oluyor”.
“Yeni Nesil Şişman Olmamalı”
Geleceğin sağlıklı nesillerine vurgu yapan Prof. Dr. Taşkın, “Biz öyle bir nesil yetiştirmeliyiz ki, bu nesil şişman olmamalı ya da şişmanlığa eğilimi olmamalı. Çocuklarımızı, yağ oluşumuna sebep olmayacak, enerjisi fazla gelmeyecek gıdalarla beslemeliyiz;onlaraspor yaptırmalıyız; sağlıklıyemek yeme alışkanlığı kazandırmalıyız. Eğer bunları yaparsak gelecekte hiçbir problem olmaz ama bunu yapmayan toplumlar şişmanlıkla birlikte büyük problemler yaşayacaklardır” diye konuştu.