Akbank Sanat’ta Söyleşi: Yeni Türkiye Sineması

AJANS ÜNİVERSİTE – Duygu ÜNAL

Fotoğraf- Deniz ÇAKTUĞ

 
Doç. Dr. Adnan Törel moderatörlüğünde 33. İstanbul Film Festivali Kapsamında son zamanların öne çıkan yönetmenlerinden Onur Ünlü, Murat Saraçoğlu ve Mahmut Fazıl Coşkun’un katılımıyla Akbank Sanatta gerrçekleştirilen söyleşide yeni Türkiye sineması değerlendirildi

 
Yönetmenlerin son filmlerinin fragmanları gösterilerek başlayan söyleşi soru cevap şeklinde devam etti.

 

Ülkemizde yeni nesil sinema oluşmaya başladı mı ?
O.Ü: Film yapmazdan önce nasıldı hatırlamak zor, işin içinde olduğumuz için sürecin ayırdına varamayabiliyoruz. İnsanın kendi yaptığını konumlamasıyla ilgili bir sıkıntı oluyor devamlı. Nesnel bakmaya inanmam ama adil baktığımızda bir hareket olduğu muhakkak.
Sinemanız fantastik sinema mı?
O.Ü: Onu kişisel olarak söyleyim fantastik de komedi de yapmıyorum. Ama iki öğe de var içinde.

 

Seyirci profiliniz nasıl?
İlk zamanlarda şaşkınlık yaratmıştı yavaş yavaş alışıldı. Daha sonra biz bir dizi yaptık, yaptığımız işin bilinmesinde oldukça faydası oldu. Bizim seyircimiz o filmde ne olduğunu bildği için onu arzuluyorsa geliyor. Benim filmlerimi insanlar ya çok seviyor ya yanıma yanaşmıyor. İlk baştaki kadar sert tepkiyle karşılanmıyor artık.

“Nuri Bilge’nin filmi Cannes’da yarışacakmış burdan selam yollayalım”

 

Film yapmanın maddi boyutları nasıl?
M.F.C: Benim ilk filmi nerdeyse tamamını kültür bakanlığı desteğiyle yaptım ikincisini de fonlarla. Aldım ama uzun yıpratıcı bir süreç üçüncüsüne halim ve enerjim yok. Film yapmak için en önemli şey para ve bende yok. Onur mesela çılgınca borçlara giriyor sonra ödemek için çok çalışıyor ben o kadar çılgın değilim sanırım.

M.S: Onur Abiyle kıyaslandığında durumum daha iyi gibi ama bunun sermayeyle yan yana durmak gibi bir tehlikesi var. Benim filmlerimin gişesi hep aşağı doğru bir iniş içinde. Yapımcılar, şirketler ile çalışıyorsanız hakiki bir şey yapıyor muyum diyerek kendinizi var etmeye çalışmak çok zor.

O.Ü:  Bir de Türk sinemasına destek olun lafından hiç hoşlanmam. Türk sinemasına destek olmayın filmim hoşunuza gittiyse seyredin, ben bir ayakkabı fabrikası sahibi olsaydım nasıl bana destek olmak için ayakkabı almayacaktıysanız Türk sinemasına destek mestek olmayın. Türkiye, Hindistan’dan sonra en fazla kendi filmi izlenen ülke. Paradoks orda aslında işler fena sayılmaz. Türk sinemaya destek lafı benim canımı sıkıyor kendimi aciz gibi hissediyorum. Kimsenin desteğine ihtiyacım yok bi derdim var ve gel abi şu taşı tut falan demiyorum kimse kaldırmasın.

 

TV sinema izleyicisinin DNA’sını değiştiriyor mu? İzleme kapasitesi ve kalibresini bozuyor mu?
M.S: Tv filmi deformasyonu total bir deformasyon. Algı olarak etkileyebilir teknik bir cevap olur ama 78 milyonun bizim şu an burda naptığımızdan haberi yok. Bence tam tersine en azından bazı insanlar Leyla ile  Mecnun’u kim çekiyormuş diye sinemaya yönelebilir. O deformasyon orda mı burda mı diyorum benim açımdan.

Yeni Türkiye sineması için “geliyoruz” falan diye bir şey diyemem ama homojen bir şey gelmiyor aklıma. Ama birbirinden bağımsız işler ortaya konuyor.

O.Ü: Sosyoloji edebiyat felsefe çalışan insanlar çok fazla sinema üzerine yazıp çizmiyorlar. Akademik anlamda sinemayla bir akış yok neden yok bilmiyorum ama sinemacılarla akademi arasındaki ilişki böyle. Sinema dışarıdan entelektüel bi destek alamıyor. Biz de zaten entelektüel değiliz iyice karışıyor işler.