Ahmet Ümit, Polisiye Edebiyatı Anlattı

AJANS ÜNİVERSİTE – Efe SÖNMEZ

 

Notos edebiyat dergisinin son sayısını hazırlayan ünlü polisiye yazarı Ahmet Ümit, 17 Haziran’da kitapseverlerle “İyi Polisiye İyi Edebiyattır” başlıklı etkinlikte buluştu

 

Yazar Ahmet Ümit, edebiyat dergilerini, edebiyatın beslendiği asıl damarlar olarak adlandırarak, “Edebiyat dergileri bir ülkede çoksa, ne kadar yoğunsa ve ne kadar etkiliyse o ülkedeki edebiyatçılar ve edebiyat ortamı oldukça güçlü ve çok daha canlı oluyor” dedi.

 

“Cinayeti İşleten Sosyolojik Nedenler Önemlidir”

 

Beyoğlu’ndaki Pera Müzesi’nde gerçekleşen söyleşide, polisiye romanların iki türlü olduğunu ve bunlardan birinin sadece cinayetin anlatıldığı romanlar, diğerinin de katili belli ama cinayetin nasıl işlendiğinin üzerinde duran romanlar olduğunun altını çizen Ümit, derdinin, cinayeti anlatmak olduğunu ve bu kısımla ilgilendiğini belirtti. “Cinayeti kimin işlediği ya da suçu kimin işlediği meselesi değil olay; bu cinayeti işlettiren tarihsel, toplumsal ve sosyolojik nedenler önemlidir” diyen usta yazar, iyi cinayet romanlarında karakterlerin iyi anlatılması gerektiğine inandığını aktardı.

 

3

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

“Cinayete Verilen Tepkiler, Karakterimizi Ortaya Çıkarır”

 

Ahmet Ümit, cinayet romanlarında cinayetin kendisinin, karakterin ruh haline açılmak için büyük bir fırsat verdiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

“Ölüm olayı ilgi çekici bir olaydır. Hayatın sonlandırılması, insanın insan eliyle hayatına son verilmesi meselesi, başlı başına ilginç bir şey. Bu ilginçlik içerisinde ölüme gösterdiğimiz tepki bizim karakterimizi ortaya çıkarıyor. Gezi’de çocukların ölümüne gösterilen tepki hem bir ideolojik duruşu, hem bir ahlaki duruşu hem bir vicdani duruşu açığa çıkarıyor. Romanda cinayeti ortaya koyduğumuz zaman, hem okur hem de romandaki diğer karakterler tepki vermeye başlıyorlar.”

 

Cinayeti anlatırken hayatın içinden her şeyin katılabildiğini ve edebiyatın asıl amacı olan insan ruhunu anlatmaya elverişli olduğunu ifade eden Ümit, Suç ve Ceza kitabındaki Raskolnikov karakterinin cinayeti işleme sürecinde neler düşündüğünden ve o anki ruh halinden bahsetti.

 

Polisiye Edebiyata Ne Zaman Başladı?

 

Ahmet Ümit, kendisinin de merak uyandırıcı hikayeler okumayı sevdiğini belirterek, şunları kaydetti:

 

“Kitabın sonunda, o roman bana kendi ruhumdaki eksiklikleri göstermiyorsa, düşündürmüyorsa, acı çekmemi sağlamıyorsa; aptallığımı, korkaklığımı, alçaklığımı yüzüme vurmuyorsa ya da kahramanlığımı göstermiyorsa bence bir sıkıntı var. Büyük romanların çoğunu okuduğum zaman o roman, kendimle yüzleşmemi sağlar. Kendimle yüzleştiğimde de eksikleri gidermeye çalışırım. Cinayet yazmak bir matematiktir. Şu an bir roman üzerinde çalışıyorum. Selanik’ten başlayıp İstanbul’a gelen bir adamın hikayesi. İpuçlarını örmek çok güzel bir duygu. Bunu başardığını hissetmek, belki başaramasan da, o duyguya kapılmak başlı başına şahane bir duygu.”

 

Ahmet Ümit, 1982’de duvarlara “Anayasa’ya Hayır” afişleri asarken polise yakalanan arkadaşlarının durumunu örgüte rapor etmesini, polisiye edebiyata attığı ilk adım olarak değerlendirdi.