AJANS ÜNİVERSİTE – ALPARSLAN ÇAKIR
DETAE Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Oğuz Öztürk ve İÜ Deneysel Araştırma Enstitüsünden Doç. Dr. Ali Osman Gürol’un yönettiği konferansta ilk konuşmacı Dr. Nurhayat Gül, “Sağlığın Sürdürülebilirliğinde Beslenmenin Rolü” hakkında konuştu. Dr. Gül, sağlığın Dünya Sağlık Örgütü’ne göre sadece hastalık ve sakatlık olmayışı değil, fiziksel, mental ve sosyal tam iyilik hali olarak tanımlandığını söyledi. Sağlığın sürdürülebilirliğinde teşvik, korunma (yaşam tarzı değişiklikleri, aşı, eğitim), tedavi ve bakımın önemli olduğunu belirten Dr. Gül, sağlığın üç alışkanlığının beslenme, egzersiz ve pozitif zihniyet olduğunu vurguladı. Düzenli egzersizin günlük hayatın bir rutini olması gerektiğini anlatan Dr. Gül, “Ne kadar yediğiniz değil, ne yediğiniz kilo ve sağlığınızı belirler” dedi.
Dr. Gül’ün ardından söz alan İÜ Tıp Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhan Satman, “Diyabetle Savaş” konulu konuşmasında diyabetin gelişmiş ülkelerde en önemli körlük nedeni olduğunu söyledi. 14 Kasım’ın Dünya Diyabet Günü olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Satman, Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun 6. Diyabet Atlasına göre Uzak Doğu’da 138 milyon, Avrupa’da 52 milyon kişinin diyabete yakalandığını kaydetti. Dünyada her 12 kişiden birinin diyabetli olduğu ve hastaların yarısının diyabetli olduğunun fakında olmadığı bilgisini verdi.
Prof. Dr. Satman’ın ardından konuşan İÜ İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Saka, “Kronik Hastalıklarda Beslenme Destek Tedavisi” konulu konuşmasında, en önemli halk sorununun malnütrisyon olduğunu ve 2013’e kadar çözüme yönelik politikalar geliştirilmesi gerektiğini söyledi. Günlük alınan protein miktarı kadar bu miktarın üç öğüne eşit paylaştırılmasının maksimal protein sentezi için önemli olduğunu aktaran Doç. Dr. Saka, yaş, beslenme durumu, sigara, alkol kullanımı ve kullanılan ilaçların bası yarası gelişmesini etkileyebilecek faktörler olduğunu dile getirdi.
Esin Aktaş’ın yönettiği ikinci oturumda ise Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsünden Dr. Özden Hatırnaz, Moleküler Hematoloji Çalışma Grubu’nu ele aldığı konuşmasında, grubun 1993’te Uğur Özbek’in çalışmaları ile ilk adımlarını atıldığını ve 7000’in üzerinde hasta örneği raporladığını bildirdi. Türkiye’de; en çok hasta sayısına 2012’de ulaşıldığını söyleyen Dr. Hatırnaz, hastaların en çok İstanbul Tıp Fakültesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nin tercih ettiğini açıkladı.
İÜ Tıp Bilimleri Enstitüsünden Figen Abatay, “Kordon Kanı Nakillerinde HLA Uyumunun Sağ Kalım Üzerine Etkisi” konulu konuşmasında, kordon kanı nakillerinin çocuk hastalarda myeloablatif ve non-myeloablatif nakillerde başarıyla uygulanmakta olduğunu söyledi. Kordon kanı nakillerinin başarılı nakil şansını artırdığını vurgulayan Abatay, Türkiye’de 2014 yılı ilk çeyreğinde kayıtlı kordon sayısının 788 olduğunu aktardı.
Nuray Gürel Polat nükleer antikorların çeşitli romatolojik, nörolojik, viral hastalıklar gibi birçok hastalık grubunda rastlandığını söyledi. çeşitli romatolojik laboratuvar bulgularına kanser tanısıyla izlenen hastalarda rastlandığını anlatan Polat, “Kanser hastalarının takibi sırasında bu bulguların oluşabileceğinin bilinmesi gerekmektedir” şeklinde konuştu.
Tüm öğretmenlerin Öğretmenler Günü’nü konuşmasına başlamadan önce kutlayan son konuşmacı İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Biyokimya Anabilim Dalı’ndan Prof. Dr. Ferah Armutçu renal fibrozisin son dönemde böbrek yetmezliğine yol açan (diyaliz-nakil) ilerleyici bir süreç olduğunu söyledi. Prof. Dr. Armutçu, TÜBİTAK destekli bu projesinde deneysel (sıçanlarda ADR aracılı renal fibrozis gelişimi) kısmına ait histopatolojik bulguları paylaşmayı amaçladığını bildirdi.