Sinemada Şiddet ve Ruhsal Travma Konusu Konuşuldu

AJANS ÜNİVERSİTE – Efe ALTAY, Erhan ERKİP

İkinci salonda düzenlenen ilk oturumda “Şiddet ve Ruhsal Travma” konusu işlendi. Havuza düşerek boğulan ve spastik hareketler geliştiren bir çocuğun öyküsünü anlatan Dario’nun Gülümsemesi belgeselini sunumunda paylaşan Dr. Murat Kemaloğlu, Dario’nun travmasından sonra gelişen süreci anlattı. Dr. Kemaloğlu yunuslarla yüzen çocukların travmalarından daha çabuk kurtulduğunu, spastize hareketlerinin azaldığını ve öğrenim aşamasında daha hızlı gelişme kaydedildiğini söyledi.

DSC_0669

“Şiddet Meşrulaştırılıyor”

Oturumun devamında sunumlarını gerçekleştiren Doç. Dr. Gülin Terek Ünal ve asistanı Volkan Erol dizilerde işlenen şiddet ve ruhsal travmayı ele aldı. “Dexter” ve “Bates Motel” dizilerinin görüntüleri üzerinden işlenen karşılaştırmalı analizde dizilerin ilk sezonunun izlendiğini belirten Arş. Gör. Erol, “İlk sezonlarda karakter tanıtılır. Silüet şeklinde karakterlerin gösterilmesi, karakterin karanlık bir yanının olduğunu söyler bize” dedi. Karakterlerin travmalarından bahseden Erol, “Karakterlerin travmalarında iki önemli aile karakteri var. Norman Bates için annesi Norma Bates, Dexter için ise babası Herry. Norma, ataerkil toplumda erkeğe yüklenen bir karakteri oynuyor ve Norman’a baskı kuruyor. Dexter dizisinde Herry, oğlundaki şiddete karşı olan eğilimi fark edip ona bazı kurallar koyuyor” dedi.

İki dizide de verilmek istenilenin “özdeşleşme” olduğunu vurgulayan Erol, “Bu dizilerde gördüğümüz şey izleyicinin katil ile özdeşleştirilmeye çalışılması. Katillerin gözünden görüyoruz bütün hikayeyi. Çekimler de bunu destekleyerek yapılmış” dedi.

Ünal ise dizilerdeki şiddeti yorumlarken “Şiddeti en çok televizyonda görüyoruz. Gündelik hayatımızda karşılaşmamız gerekenden çok daha fazla şiddet ile karşılaşıyoruz. Artık, şiddetin meşrulaştırılması noktasına geliniyor. Dizilerde kurgusal bir gerçeği tamamen gerçek sanan insanlarla kuşatılmış durumdayız. Şiddeti üretenlerin, şiddeti meşrulaştırma çalışmalarıyla yapılmış çekim teknikleri bunlar. Okumayı çok doğru bir şekilde yapmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.

DSC_0673

Dijital Oyunlarda Ruhsal Travma

Oturumun devamında dijital oyunlardaki ruhsal travma ve işkence konusu hakkında konuşan Yard. Doç. Dr. Diğdem Sezen, “Dijital oyunları bir iletişim ortamı olarak ele almamız gerek. Bahsetmek istediğim oyun I Have No Mouth and I Must Scream. Oyunda 5 tane karakter var. Gorrister; eşini akıl hastanesine kapatan ve bundan büyük suçluluk duyna bir tır şoförü, Benny başarısız olan yardımcılarını öldüren güçlü bir asker, Ellen çalıştığı inşaatta sarı kıyafetli bir işçi tarafından tecavüze uğrayan bir mühendis, Nimdok eski bir Nazi doktoru. Bu karakterlerin kafalarında çok derin ruhsal problemler var. Psikodramalarda olduğu gibi karakterler oyun sırasında özel dünyalara gönderiyorlar. Burada karakterlerin yaptığı seçimleri yüzünden yaşanan travmalarını görüyoruz. Oyunda kazanmak ya da kaybetmek yok. Oyunu farklı seçimler yaparak onurlu bir şekilde bitirebilirsiniz ya da onursuz” dedi. Oyunlardaki travma anlatılarını neden izlediğimiz noktasında konuşan Yard. Doç. Dr. Sezen, “Kendi öznelliğimizi tanımlayacak sorular sormamıza sebep olur. Karakterlerle bir şekilde özdeşleşmek ve bunun üzerinden bir reflekste bulunarak kimlik belirliyoruz kendimize” dedi.

DSC_0697

Televizyondaki Şiddetin Topluma Yansıması

Oturumun son konuşmacası olan Kocaeli Üniversitesi Halkla İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Coşkun Türk dizileri ve televizyonları üzerinden insan ilişkilerini ele aldı. İkinci Bahar dizisinde, tıpkı Dario’nun Gülümsemesi belgeselindeki Dario’nun durumuna benzer bir çocuğa değinildiğini ve Türk toplumunun bu olguya nasıl tepkiler verdiğini tartıştı. Empati kurarak ‘’Biz olsak ne yapardık?’’ sorusunu soran Prof. Dr. Coşkun her bireyin farklı bakış açılarıyla algılayıp cevapladığını gözlemledi. Yine de gelişmiş batı ülkelerindeki çalışmalarıyla Türk toplumunu karşılaştırdığında, ülkemizde şiddet eğiliminin çok çabuk ortaya çıktığını belirtti. Kültürel arasındaki farklılıkların bu noktada öne çıktığını ifade eden Prof. Dr. Coşkun şiddete meyilli insanların her ne olursa olsun azınlıkta olduğunu ve bu tartışmaların şiddeti uygulama konusunda bireyleri eğittiğini savundu. Şiddet ile başa çıkmanın başarılabildiğini ekleyerek akademik boyuttaki tartışmaların alana inerek halk ile buluşturulması gerektiğini belirtti.

DSC_0690