3. Uluslararası Balkanlar ve Göç Kongresi İstanbul Üniversitesi’nde Gerçekleştirildi

İÜ Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü

Kongrenin açılış töreni, 5 Kasım tarihinde İÜ Fen Edebiyat Fakültesi Ord. Prof. Cemil Birsel Konferans Salonu’nda yapıldı. Kongrenin açılış konuşmaları İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet, Kongre Başkanı Prof. Dr. Ali Arslan ve Rumeli Balkan Dernekleri Federasyon Başkanı Ayhan Bölükbaşı tarafından yapıldı.

“Balkanlarda Çok Çeşitli İşbirlikleri Yaptık”

İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet konuşmasına Balkan Savaşları’nın yüzüncü yıldönümünü geride bırakırken üniversitemin tarihsel olarak son derece anlamlı bu yıldönümünü birçok verimli toplantıya ev sahipliği yaparak, hakkıyla tartıştığını dile getirerek başladı. Düzenlenen seminer, konferans ve kongrelerin Balkan tarihi ve siyaseti ile ilgili tartışmalara önemli katkılar sağladığını ifade eden İÜ Rektörü Prof. Dr. Yunus Söylet sözlerine şöyle devam etti:

“İstanbul Üniversitesi olarak Balkan ülkeleri ve üniversiteleri ile olan ilişkilerimize özel önem verdiğimizi hepiniz biliyorsunuz. Geçen yıllar içinde Balkan coğrafyası ile çok yakın ilişkiler inşa ettik. Tarihten sağlığa farklı disiplinlerde toplantılar, buluşmalar gerçekleştirdik. Kıvançla söyleyebilirim ki her yıl farklı bir Balkan üniversitesinde gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Balkan Konferansı’nın (IBAC) bu yıl dördüncüsü gerçekleşerek, konferansımızın gelenekselleşmesi yolunda bir adım daha attık. İstanbul Üniversitesi olarak öğrencilerimizin ve kurumumuzun tüm mensuplarının Balkan tarihini, kültürünü ve geçmişimizi tanımalarını son derece önemsiyoruz, etkinlikler ile destekliyoruz.

Tüm Balkan ülkeleri ile paylaştığımız göç tarihimiz Cumhuriyetimiz için tarihsel, kültürel ve toplumsal açılardan büyük anlamlar taşımakta. Balkan göçleri Osmanlı’dan günümüze hem Balkan topraklarında kalanları, hem göç edenleri hem de Balkan topraklarının kaybını derinden hisseden Anadolu insanını etkileyen bir süreç olmuştur. Balkan devletlerinin birçoğunun, özellikle Birinci Balkan Savaşında, Osmanlıya karşı oluşturdukları ittifak ve bu minvalde girişilen mücadele Osmanlı İmparatorluğu için siyasal olduğu kadar toplumsal sonuçları açısından da bir dönüm noktasıdır.

Tarihimizde her bir Balkan şehrinden ayrılış ve yaşanan toprak kayıpları Türkiye topraklarının her ferdi için bir travma niteliği taşımaktadır. Balkan topraklarında yaşananlar bugünkü Türkiye’nin ulus inşa sürecini ve bilincini şekillendirmiştir. Hepinizin bildiği gibi o yıllarda Osmanlı entelektüel camiasının ve asker sivil bürokrasisinin birçok ismi Balkan kökenlidir. Anadolu insanı ve aydını yaşadığı topraklarla Balkanların tarihsel birlikteliğini bir kader birliği gibi algılamıştır.

Balkanlarda yaşanan acı gelişmeler sonucu bir taraftan Müslüman-Türk nüfus Balkanlardan Anadolu’ya göç etmeye başlarken, diğer taraftan siyasal iktidar bu göçlerin ortaya çıkardığı sorunlarla ve özellikle iskân sorunlarıyla karşı karşıya gelmiştir. Yaşanan göç dalgaları Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan göç tarihimizde Türkiye’nin demografik yapısını nicel ve nitel anlamda etkilemiştir.

Bugün tarihten günümüze uzanan göçlere baktığımızda bu göçlerin modern Türkiye’nin kurulmasına, ekonomisinin gelişmesine, nüfusunun çoğalmasına büyük katkıda bulunduğunu söylemek mümkündür. Göçmenler Türkiye’de üretkenliği arttırdığı gibi yerli nüfusa yeni bilgi ve tekniklerin öğretilmesi ile rekabet ortamının doğmasına katkı vermişlerdir. Geldikleri ülkelerde yaşadıkları sorunlar milliyetçilik vurgusuna özen göstermelerine ve yeni bir ulus devletin bu duygularla şekillenmesine yardımcı olmuşlardır.

Kültürel açıdan ise yaşanan göçler Anadolu’nun renkli kültürel yapısına yeni gelenekler katmış, farklılıkların bir arada yaşadığı bu topraklara kardeşçe yaşamanın önemini bir kere daha hatırlatmıştır.

Balkanlar ile paylaştığımız ortak kültürel miras bugün Balkan ülkeleri ile birlikteliklerimizi, dostluklarımızı da farklı kılıyor. Toplumsal açıdan inanıyoruz ki, bugün Balkan ülkeleri sahip oldukları Türk kökenli nüfusları ile toplumsal yapılarında çoğulcu politikaların önemini anlıyorlar. Türkiye ise sahip olduğu milyonlarca Balkan kökenli yurttaşı ile kültüründe, sanatında, düşünce hayatında Balkan izlerini her daim hissediyor.

İstanbul Üniversitesi olarak işbirliği içinde olduğumuz tüm dost Balkan ülkeleri üniversiteleri, ülkemizin ilgili kurum ve sivil toplum kuruluşları ile ortak projelerde son derece verimli çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalara İstanbul Üniversitesi Rektörü olarak gönülden destek verdim vermeye de devam edeceğim.”

5 oturumda yapılan kongrede, Balkanlar’daki göç ve soykırım sorunlarını konu alan 24 değerli konuşmacı sunum gerçekleştirdi.