AJANS ÜNİVERSİTE – Anıl VURAL
Film, Birinci Dünya Savaşı sonrası yılları konu alıyor. Dünya’nın ekonomik buhranla sarsıldığı ve kargaşanın hakim olduğu dönem çerçevesinde “Amerikan Rüyası”nın bir modern eleştirisi niteliğinde. İyiye doğru giden ABD ekonomisi, sessiz şekilde büyüyen marketler… Çılgın yirmiler olarak bilinen 10 yıllık dönemde toplumsal bir yükseliş yaşanır. Bir yandan kadınlara oy hakkı verilirken bir yandan da kanun değişikliğiyle alkol yasağı getirilir. Bu dönemde afroamerikan müzik tarzı olan caz yaygın şekilde yer alır. Jay Gatsby, esrarengiz bir milyoner ancak servetinin kaynağı bilinmeyen ve sonradan da servetini kendisinin kazanmadığı ortaya çıkan bir genç. Malikanesinde sürekli sınırsız partiler veren gösterişi çok seven, saplantılı bir aşık tipi.
Jay Gatsby, karakteri burada Guy Debord’ın kavramı olan “gösteri toplumu” kavramının bireysel bir simgesi bağlamında karşımıza çıkar. Modernliğin servet sahibi olmakla birlikte bunu sınırsızca ve düşüncesizce harcamak, savurmak olduğunu bütün bir topluma empoze etmek… Amerikan Rüyası’nın zenginliği, servet sahibi olmayı ve ihtişam içinde yaşamayı körüklemesi popüler kültürün ürünü olarak ortaya çıkıyor. Salt modern olarak görülen popüler kültür ürünleri olan markalar, giysiler, yiyecek ve içecekler de tamamen Karl Marx’ın, “yabancılaşma” kavramını gündeme getiriyor. Sermayenin fabrikalarda otomasyon üretim biçimiyle üretilen popüler kültür ürünleri günümüz insanlarını emeğe yabancılaşmaya sevk ediyor. Emeğe yabancılaşmış olan insan bir süre sonra içinde bulunduğu koşullara yabancılaşıyor. Böylece insan ilişkilerine, doğaya, dünyaya ve yaşama yabancılaşmış hale geliyor.
Gelecek, hayaller ve umutların simgesi olan yeşil ışık, filmin başkarakteri Gatsby’nin de Amerikan rüyasına bir göndermede bulunur. Yeşil’in Amerikan doları olması, serveti, parayı, zenginliği, gösteriş ve şatafatı simgelemesi de elbette ki kapitalizme modern anlamda bir eleştiri getirir.
Daisy Buchanan née Fay, Gatsby ile evlenecek iken vazgeçer. Tom Buchanan ile evlenir. Daisy, güzel, heyecanlı olduğu kadar “boş” diye tabir edilebilecek kadar da bilgisiz birisi olarak karşımıza çıkar. Filmde, Gatsby’nin saplantılı aşkı Daisy, sahte rüyaların gerçekleşmesini temsil eder. Sahte rüyalar bir yerde Amerikan Rüyası’nın çöküşünün de habercisi olarak görülebilir. Sosyal-psikolojik bakış açısıyla film, Amerikan Rüyası’nın dışardan bakıldığında süslü, gösterişli görülmesine rağmen içerisinde beyni ve ruhu tamamen boşalmış insanların olduğunu göz önüne seriyor. Gatsby’nin arabasının sarı renkli olması filmin sonunda öleceğinin açık bir ifadesi görülmelidir. Sarı ayrılık ve ölümü semiyolojik (göstergebilim) anlamda filmde simgeler.