AJANS ÜNİVERSİTE- Ozan ÖZEN, Erhan ERKİP
Fotoğraf- Safiye ALTINKUM, Özdemir KUTLU
Etkinliğin üçüncü günündeki birinci oturumu, Çanakkale 1915 film gösterimi ve ardından yapılan film söyleşisi ile devam etti. Moderatörlüğü İÜ Gazetecilik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Suat Gezgin yaptı. Söyleşiye Çanakkale 1915 filmi yönetmeni Yeşim Sezgin ve filmin görüntü yönetmeni Muharrem Dokur da katıldı.
Prof. Dr. Gezgin, söyleşiye çok güzel bir film olduğunu duyduğunu söyleyerek başladı. Yeşim Sezgin’in eski öğrencisi olduğunu da anlatan Prof. Dr. Gezgin, “İÜ İletişim olmaktan gurur duyuyoruz. Her konuda başarılı öğrencilerimiz var” dedi.
İlk kadın savaş yönetmeni olma onuruna sahip olan Yeşim Sezgin, filmin Çanakkale Savaşı ile ilgili en geniş çaplı film olduğunu ifade etti. Tarihe karşı özel bir ilgisi olduğunu da belirten Sezgin, korkunun başarıyı getirdiğini kaydetti. Öte yandan film çalışmasıyla ilgili olarak da Turgut Özakman ile 2 yıllık bir ön çalışma yaptıklarını söyleyen Sezgin, “2 yıllık ön çalışmayı saymazsak 6 aylık sıcak ilişki oldu. Kadın yönetmen olarak duyulmam vizyondan sonra oldu. Mesleğin cinsiyeti yoktur” diye konuştu.
“Herkesi Memnun Etmek Zor”
Hiçbir zaman herkesi tam olarak memnun etmenin zorluğundan da bahseden Sezgin, herkesin kendince bir şey görmek istediğini ve tarihin ne ise o olduğunu açıkladı. Ayrıca filmin yazarının tarih duayeni olduğuna da değinen Sezgin, “En çok tartışılan sahne Seyit Onbaşı sahnesi oldu. Musta Kemal konusunda da Turgut Bey çok hassastı. Mustafa Kemal ne dediyse onu yazdık. Askeri kaynaklar var. Değiştirilen bir şey yok” şeklinde konuştu.
Sezgin, ayrıca gemi sahnelerinin animasyon olduğunu anlattı. Görüntü yönetmeni Dokur ise patlamaların bir kısmının gerçek, bir kısmının ise havalı patlama olduğunu anlattı. Figürasyon konusundan da bahseden Dokur, “Figürasyon Yeşiçam’dan kalma. Artık yardımcı rol deniliyor. Önceden eğitim alınıyor” ifadelerini kullandı.
Sezgin, zamanın sektörde en önemli şey olduğunu ve eskiden ekip olmaya inanıldığını fakat şimdi hızlı dizi kültüründen dolayı ekip durumunun kalmadığını dile getirdi.
Prof. Dr. Gezgin ise son olarak Türk Sineması’nın şu an çok güzel bir yere geldiğini vurguladı ve “Eğer film çekmek istiyorsanız setlere gidin. Neler yapıldığını görün ve sabaha kadar çalışın. Sonrasında da amatör ya da profesyonel olarak işe başlayın” dedi.
Söyleşi katılımcılara hediyelerinin takdim edilmesiyle son buldu.
Radyocu Ekin Baykara’nın katılımıyla gerçekleşen bir sonraki oturumda “Geleceğin Radyo Yayıncılığı” konusu konuşuldu.
“Programın İçeriği Hakkında Donanımlı Olmak Lazım”
Moderatörlüğünü İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fırat Tufan’ın yaptığı söyleşi, katılan öğrenciler ile birlikte soru-cevap şeklinde ilerledi. Dijital radyoculuğun geleceği üzerinde duran Baykara, “Sosyal medya entegrasyonlarını dijital radyo ile daha rahat karşılıyoruz. Reklam verenleri de memnun etmiş oluyoruz” dedi. Ayrıca Baykara, Dijital radyoculuk için “Bir gün içinde bir radyo açıp herhangi bir marka için program yapabilirsiniz” diye ekledi.
İyi bir radyocuda olması gerekenlere de değinen Baykara, müzik yayıncılığından örnek vererek “Müzik dünyasını iyi takip etmeli ve insanların önünde olmalısınız. Yaptığınız programın içeriği hakkında donanımlı olmalısınız” dedi ve diksiyonun çok iyi olması gerektiğini vurguladı. Öte yandan Baykara, ses tonunun radyoculukta çok önemli olmadığını belirtti ve iyi bir Türkçe kullanımın yanı sıra içerik konusunda donanımlı olunmasının yeterli olduğunu söyledi.
Yrd. Doç. Dr. Fırat, radyoculuğun istihdam durumunu gelecekte daha parlak gördüğünü de genç adaylarla paylaştı.